Kiymetli okuyucu,
Yillar sonra 2.ci kere (birincisi Muhammed Kerem’in bayram resmi idi) resim hediyesi aldim. En icten tertemiz duygularla tarafima “al bunu sana yaptim” cumlesi ile teslim edilerek…Cok mutlu oldum..
Esma sultana sevgilerimle…..
Satirdan Sadırlara
Satirdan Satirlara
Sadirdan Satirlara
Sadirdan Sadirlara
Posted by cinsdikici on January 28, 2017
Kiymetli okuyucu,
Yillar sonra 2.ci kere (birincisi Muhammed Kerem’in bayram resmi idi) resim hediyesi aldim. En icten tertemiz duygularla tarafima “al bunu sana yaptim” cumlesi ile teslim edilerek…Cok mutlu oldum..
Esma sultana sevgilerimle…..
Posted in Sa(t/d)irdan Sa(t/d)irlara | Leave a Comment »
Posted by cinsdikici on June 8, 2015
Kıymetli Okuyucu,
Her hadise bizler icin bir ders niteliği taşıyor. Başımıza gelen musibetler, bizi bir sonraki aşama için hazırlıyor. Daha güçlü olduğumuz gibi, tecrüblerimiz belki de insanlara faydaya dönüşebilecek kıymetli bilgiler haline geliyor…
Aşağıda anlatacağım hikaye, öz hakiki gerçektir. Ve anlattıklarımda Firma adları kullanılmaktadır. Neden mi ? Çünkü canımı yaktılar. Bu birinci defa da olmadı. Sürekli bu şekilde canı yanan insanlar kervanından biri olarak, “Nitelikli ve Teknik Dolandırıcılığa” çanak tutulduğunu ve suçsuz olanın ise rahatlıkla “hırsız” damgası ile yaftalanabileceğini göstermek istedim. Bu anlattığım hikayenin kahramanı olan bendeniz, aynı zamanda mağduriyeti ile cezalandırılan da oluyorum. Bu önemli değil, önemli olan telefonumun eski ve gözden çıkarılabilir olması.
Anlatım tarzı olarak önce sonucu söyleyerek başlayalım…
Turkcell, klonlama yapanın cep telefonunu biliyor. BTK isterse yasal olarak diğerine ceza uygulatabilir. Şu an klonlama yapan ve yaptıran ortaya çıkartılabilir. Nokia sessiz. Faturanı kaybettiysen bana ne, nerden bileyim senin Nokia’nin sana ait oldugunu demekte. Microsoft, Nokia’nin yeni sahibi olarak ben bilmem Nokia bilir demekte. Ve dolandiricilar, su an sahte faturalariyla buyuk ihtimalle 30 gunun dolmasini bekliyorlar. Cunku sahte “NOKIA 6630” markasina sahte “Samsung Galaxy S6” faturası duzenleyecek ve sahte telefonlarini YASAL hale getirecekler. Cinsdikici’de elindeki tek calisan telefonu olan Gercek Nokia 6630’u ile kapatilmis ve cezalandirilmis halde ortada kalacak. Neden ? Cunku faturasini kaybetti…
Agatha Christie romanlarini severim. Hatta su an “16:50 Treni”‘ni okuyorum. Yasadiklarimda bu kitaplara es deger bir kitap yazacak kadar dolu ve kaliteli..
Gelelim kisaca oykumuze;
——————————
Nokia 6630 telefonuma 05.06.2015 tarihinda gelen bir SMS ile sinirlerim altust oldu.. 2005 yilinda satin aldigim Nokia cihazimin IMEI numarasi, buyuk ihtimalle yurtdisindan getirilmis bir guzel telefona (Samsun Galaxy S6 hayalimdeki) birileri tarafindan cakildigi icin, telefonum 30 gun icinde iletisime kapatilacak.
Su ana kadar Turkcell, BTK, Microsoft ve Nokia servislerle telefonlu ve
e-mail yazismali gorusmeler yaptiysamda nafile.. (Faturami da bulamiyorum).
10 yillik telefonumla, 16 yillik cep numaramla “calinti telefon kullaniyor”
pozisyonuna dusurulmus oldum. Gercek calinti ise, yakinda gercek saglam telefon
olacak…. Ben telefonsuz kalacagim. [Yeni telefon almam gerekecek]
Ayni sey, en modern ve 2000 TL’lik cihazlari olanlarinda basina gelebiliyormus.
Bunun icin uyarmak istedim.. FATURA cok onemli.
Bu arada basiniza boyle birsey gelirse, siz ispatlasanizda BTK,
“Tamam faturali olan bu telefon senin ispatlandi ama baska operatore tanimlanamaz, bundan sonra tek operator kullancan” diye tamamen Tuketici haklarina aykiri bir tarz idame ettiriyor…
Yani su alttaki yaziyi mutlaka okuyun. Cep telefonlariniz
bankacilik da dahil herseyde cok onemli… Faturalarinizi gozunuz gibi koruyun,
ve mahkemelerle ugrasmaya hazir olun…
Bu arada, eğer cep telefonunuzu artik kullanamiyorsaniz, sakin “COPE atmayin”. Turkiyede en dogru cozum, once cekicle paramparca etmek, sonrada ortadan kalktigindan emin olacak sekilde yakmaktir.
Asagidaki linkide sizinle paylasiyorum ki tamamen duruma hakim olasaniz istiyorum;
https://fundasen.wordpress.com/2010/01/22/imei-numaraniz-mi-klonlandi-o-zaman-bu-yaziyi-mutlaka-oku/
Bir Cinsdikici gercek hikayesi dinlediniz.. Guvenlikle ilgili uyarilarim
hep oluyor. Ama insanlar sandigimdan daha cin…
Ben Cinsdikici’yim ama insanlar seytana papucunu ters giydirir cinsten CİN…
Vesselam…
Posted in Sa(t/d)irdan Sa(t/d)irlara | Leave a Comment »
Posted by cinsdikici on December 5, 2014
Yirminci yüzyılın ablak yüzlü pilotu
Buldun mu Ay yüzünde ölüme çare otu ?Bir odun parçasına at diye binen çocuk
Başında çelik kulaf, sırtında plastik gocuk.Uzakları yenmiş Fatih edasındasın|
Dipsizliğin dibini bulmak sevdasındasın…Allah’a dil çıkarır gibi küstah bir yarış…
Farkında değilsin ki, Ay Dünya’ya bir karış.Fezada milyarlarca ışık, yol, mesafe;
Seninki, saniyelik zafer, ilmi hurafe.Kavanozda, kendini deryada sanan balık;
Ne acı vahşet, mağrur ilimdeki kalabalık;Fezada ‘Allah diye bir şey yok’ iddiası
Gel gör, kaç füzeye denk, bir mü’minin duası;Rafa kaldırmak için ruhlarını dürdüler;
Güneş diye kalpteki güneşi söndürdüler.Bilmediler; kalptedir, kalptedir asıl feza;
Kalptedir, olumsuzluk kefili kutsi imza.Sayıdan sonsuzluğa sınıf geçirtecek not;
Bizdedir ve bizdedir Arş’a giden astronot,Ve mekandan arınmış ve zamandan ilerde,
Fezayı teslim alma sırrı bizimkilerde.Bizimkiler ışığa gem vururda binerler;
Yerden göğe çıkmazlar, gökten yere inerler..NECİP FAZIL KISAKÜREK
Posted in Sa(t/d)irdan Sa(t/d)irlara | Leave a Comment »
Posted by cinsdikici on August 18, 2013
Kiymetli okuyucu,
Uzun zamandir olaylari sizlerden daha az, sizlerden daha ciliz bir dikkatle izlemeye cabaliyorum.
Bizim insanimiz, kronoloji unutmaya meyyaldir. Tarihler belki bazen onemini yitirebilir amma, tarihsel sureclerin
siralamasi onem tasir. Ne olmustu Misir’da ?
Oncelikle Otpor’un Youtube.com’da yer alan videolarina bakacak olursaniz, once Otporun milyon dolarlar ile
ifade ettigi paralarla ozel olarak tuttugu ve organize ettigi birkac kisi (genc, duzgun gorunumlu, kulturlu gibi duran
ancak Amerikanin hizmetine, Ingilizin usakligina, Almanyanin sadikane kitmirligine soyunmus bir iki orgutlenme
ustasi) hareketlendi. Otpor yumruklari Misir meydanlarinda zuhur etti. Karma goruslu olduklarini beyan eden
guruhlar, akin akin meydana aktilar ve “DEMOKRASI” istediler. Halay cektiler, sarkilar soylediler, tiyatrolar oynadilar.
Hickimse oludurulmedi, hickimseye dokunulmadi ve “DEMOKRASI” olsun diye yonetim alasagi edildi. Tum dunya
alkislarla “Onlari” kutladilar. Bu bir bahardi. Ve bu baharin “sozde kir cicekleri acmisti”.
Ardindan, bu gelenin “bahar-i ati” oldugunu soylediler. Cunku Mursi istenilen kimlik degildi. Misir, kaosa gitmeliydi.
Ulkemizde de bazi soylemleri militanca olanlar, Mursiye iftira atmakta hic gecikmedi. Amac, yine devirmekti.
“bahar-i sadik” gormek lazim gelirdi ve bu yolda her turlu “yalan”/”iftira”/”sahte foto”/”sahte haber” iyi olurdu.
Misir’da istenen “DEMOKRASI” degil, Darbe soylemcilerinin hulyalarinda canlandirdiklari “Firavun Yonetimi” idi.
Hemen harekete gecildi…. Darbe yapildi ve SİSİ denilen tiyatro oyuncusu sahneye alindi. Gercek bir Amerikan/Israil kuklasi.
Ama bu sefer ilginc bir gelisme oldu. Beklenmeyen bir durumdu bu.. “bahar-i sadika” icin meydanlara halk indi.
Ayni Otpor’cu gruplar gibi, halay cektiler, sarkilar soylediler.. Ama Bunlar, Onlar degildi. Ramazanda olunmasi dahi
onemsenmeden Onlar olmayan Bunlar, katledildiler. Hemde silahsiz, masum halleriyle. Neden ? Sebep cok acik,
Bunlar, Onlar degildi. Ve Bunlar, Onlarin yontemlerini kullansalar bile sonuc ayni olamazdi, olmamaliydi. Onlar nerdeydi ?
Neden yoktular meydanlarda ? Sanki simdi anlasilmisti sahnelenen oyunun temeli…
Onlarin istedigi DEMOKRASI denilen sey sahtekarlikti aslinda bu dunya sahnesinde.
Turkiye’de de “Cogunlugun karari onemlidir” diye haykiranlar “Demokrasinin oy coklugu” oldugunu savunurlardi.
Sonra bir sihirli degnek ile Turkiye’de oylarin cogunlugunu alan bir partiye “Hmmm Demokrasi aslinda bu degildi,
Demokrasinin kendisini korumasi icin silaha sarilmasina gerek vardir” yorumuna gidildi. Ayni… Evet ayni Misir’da bugun olanlar…
Darbe isteyenler, aslinda “menfaatlerini” istiyorlardi ve bu ugurda hersey yapilabilirdi.
Musluman insanlar katledilimeye baslandi. Kateldilenlerin sayilari 3000’i buldu. 3000 bebek, genc, kadin ve yasli…
DEMOKRASI’de samimi olanlarin, INSAN HAKLARI’nin gercek savunucularinin bogazlari dugumlendi.
Halbuki Onlarin icindeki masumlar, Memet’inin oyunundaki gibi oda tiyatrosu tadinda bir gosteri bekliyorlardi…
Bu sadece bir oyun olacakti, hepimizin, sonunda “oyunculari” yani “Onlari” alkislayacagimiz, kucuk masum bir oyun.
Eglenecektik. Ayni evcilik oynayan cocuklar gibi.. Ve bitecekti heycanli, tatli adrenalinli anlar…
Hayir arkadasim, kardesim, evladim… “Bunlar”, “Onlarin” sebep olduklari / biraktiklari cesedler artik.
“Bunlar”, burada sustular. Gercek hurriyet/adalet adina burda sustular. Ancak unutmamak lazim gelirki,
bu dunyada susturulmus olanlar, Sahit bir milletin yapacagi seyi yapacaklar. O’rada konusacaklar.
“Onlarin” konusmak icin utanacaklari Yerde.. “Ne olur bir daha donsekte hatamizi yapmasak, af dilesek”
dedikleri o Mekanda.. “Bunlar”, konusacaklar. Iste o An..Kimsenin kimseyi
gormedigi, analarin karinlarindaki bebeklerini dusurdukleri o An… Evrenin Yuce Mimari, “Bunlari” konusturacak.
Oyunun bu perdesinin adini ben koydum: “Sessiz Cigliklar Sahnesi – Bölüm Son”. Oyuncular cok basarili
bicimde sustular. Ayaga kalkip, gozyaslari ile alkisliyorum. Ama “Bunlar” hic istiflerini dahi bozmadan hala
yatiyorlar topragin ustunde. Ne kadar basarili oynuyorlar, bu dunya denilen sahnede oyunlarini..
Ve bundan sonraki tiyatro olmayan gercek oyununun sahneleri canlaniyor zihnimde ve
yeni oyunun adini dilime doluyorum; “Yasasin Darbeciler icin Cehennem”. Bu oyunun Mekani burasi degil.
Buyuk Yaraticinin, Mahser adli sahnesinde sergilenecek bu oyun…
Yuzyillar once bu oyunu goren Hz. Musa ne demisti ? kavmi icin ?
“Allah’im icimizdeki beyinsizler yuzunden bizi helak etme!”
Muhammed…
19.08.2013
Posted in Sa(t/d)irdan Sa(t/d)irlara | Leave a Comment »
Posted by cinsdikici on June 13, 2013
Süleymaniye Kürsüsü’nde, Mehmet Akif Ersoy’un şiir külliyatı Safahat’ın tek bir uzun manzumeden oluşan ikinci kitabının ve bu kitapta yer alan uzun manzumenin adıdır. Eser, ilk defa 1912’de Sebilürreşad’da dokuz bölüm halinde tefrika edilmiş; aynı yılın Eylül ayında kitap olarak basılmıştır.
Eser, 1002 mısradan ibarettir. Safahat’ın 1950’de yapılan üçüncü baskısından itibaren, bu uzun şiire 24 ara başlık konmuştur[1]. Mehmet Akif, eseri “kardeşim” dediği arkadaşı Fatin Hoca’ya (Gökmen) ithaf etmiştir[2].
Doğu İslam âlemine bir seyahat ederken bir yolcu olarak İstanbul‘a da uğrayıp çeşitli camilerde vaazler veren ve şairin dostu olan Abdürreşid İbrahim‘in ağzından yazılan eser, yaşadığı dönemi ayrıntıları ile anlatan bir manzum romana benzetilir[1]. Şiir, şairin Haliç’ten Süleymaniye Camii’ne doğru yolculuğunda gördüğü manzaraların ve Süleymaniye Camii’nin dış ve iç mekanların şiirsel bir dil ile tasviriyle başlar. Ardından, dostunun ağzından dönemin Osmanlı toplumu ve diğer İslam diyarlarının o dönemdeki dini, sosyal ve siyasal durumlarından bahseder[3]. Abdürreşid İbrahim’in “Âlem-i İslâm” ve “Japonya’da İntişâr-ı İslamiyet” adlı eserleri, Mehmet Akif’in bu eserine ilham olmuştur[3].
Eserde caminin tasvirinden sonra vaizin ağzından İstanbul’un askeri, siyasi, bilimsel açıdan durumu (geri kalmışlığı); Rusya ile ilgili izlenimler, oradaki Türk ve Müslümanlara uygulanan baskılar, bu baskıların medeni Avrupa tarafından görülmemesi; Orta Asya ve Türkistan’ın genel durumu;Çin’deki Müslümanlar’a dair izlenimler, bu memlekette Müslümanların içinde bulunduğu kötü durum ve Osmanlı’ya duydukları sevgi; Japonya’ya ilişkin olumlu izlenimler; Hindistan izlenimleri; seyahatinin sonunda İstanbul’a gelen vaizin II. Meşrutiyet sonrasndaki İstanbul’a dair izlenimleri ve hayalkırıklığı anlatılmaktadır[3].
1. (a b) Ali Değirmenci, ‘Süleymaniye Kürsüsünde’ki Mehmet Akif, Haksoz Dergisi, Sayı 204, Mart 2008
2. Zakir Avşar, Siyasal İletişim Bağlamında Bir Biyografi Çalışması: Mehmet Akif Ersoy, Sayı :30 Bahar 2010
3. (a b c) Namık Kemal Karabiber, Süleymaniye Kürsüsündeki Vaiz: Abdürreşid İbrahim (1857/1944), Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Merkezi 1. Mehmet Akif Ersoy Sempozyumu, 2009 Erişim tarihi:21.06.2011
Süleymaniye Kürsüsünden Bir de İstanbul’a geldim ki: bütün çarşı, pazar Naradan çalkanıyor, öyle ya… Hürriyet var! Galeyan geldi mi, mantık savuşurmuş… doğru: Kimse farkında değil, anlaşılan, yaptığının; Sanki zincirdekiler hep boşanır zincirden, Zurnalar şehr ahalisini takmış peşine; Eli bayraklı alaylar yürüyor dört keçeli, Ötüyor her taşın üstünde birer dilli düdük. Kim ne söylerse, hemen el vurup alkışlayacak Ne devairde hükümet, ne ahalide bir iş! Çamlıbel sanki şehir, zabıta yok, rabıta yok; ‘Zevk-i hürriyeti onlar daha çok anlamalı’ İlmi tazyik ile ta’lim, o da istibdad Nutka gelmiş öte dursun hocalar bir yandan… Kör çıban neşterin altında nasıl patlarsa, Saçıyor ortaya, ister temiz, ister kirli; Dalkavuk devri değil, eski kasaid yerine Türlü adlarla çıkan namütenahi gazete, İt yetiştirmek için toprağı gayet münbit Yürüyor dine beş on maskara, alkışlanıyor, Kadın erkek koşuyor borc ederek Avrupa’ya… Hakka tevfiz ile üç dane yetişmiş kızını, Analık ilmi için Paris’e, yüksünmeyerek… |
Mehmet Akif Ersoy Kaynakça: http://www.antoloji.com/suleymaniye-kursusunden-siiri/ http://tr.wikipedia.org/wiki/S%C3%BCleymaniye_K%C3%BCrs%C3%BCs%C3%BCnde |
Posted in Sa(t/d)irdan Sa(t/d)irlara | Leave a Comment »
Posted by cinsdikici on November 19, 2012
Kıymetli okuyucu,
Bir zamanlar Pakistan henuz kurulu degilken, Hindistan’in Ingiliz
mezaliminden kurtulup, ozgurlugune adim atmasi icin Gandi diye bir
adam ortaya cikmisti.
Gandi denilen bu zat; Zayif, celimsiz ve 2 bez parcasina burunmus
kara-kuru bir adamdi. Ancak, halkinin kurtulusu ve Ingiliz somurusunun
bitisi icin, bugunlerde bizde cok moda olan “olum orucu” baslatti.
Gandi, bu orucunun sonunda gercekten olum gelmesi durumunda amacina
ulasacak ve dunyaya “olumu” ile haykiracakti. Dunya kamuoyu ise, bu olumden
cesaret bulacak ve kafa tutamadigi Ingiltere’ye bu yolla: “Masum insanlarin
olumunune sebeb verecek zulmu ortadan kaldirin” dedirtecekti..
Ne oldu peki ? Gazeteler, ajanslar, radyolar.. Gunlerce Gandi’yi konustu.
Ingiltere geri adim atmak zorunlulugu hissetti yahut “yeni oyunlari” icin
sahnenin arkasina cekildi.
O donemde, bircok musluman ulke, Hindistanla ayni kaderi paylasmasina
ragmen, maalesef ne radyolardan, ne basindan ne de baska bir kaynaktan destek goremedi.
Onlar, cektikleri acilarin sessiz cigliklari icerisinde bogulup
gitmeye mahkum edildiler. Onlarin “musluman olmayan” Gandi’leri hic olmadi.
Bugun ne degisti? diye sormadan edemiyorum kendime.
Bakiniz Israil’in Filistine saldirisinin, vahsetinin ve katliaminin
6.ci gunune sahitlik ediyoruz. Tum dunya basini, “Filistin militanlarinin
TelAviv’e 1 tek bomba attigini” evet yanlis duymadiniz, 1 tek bomba attigini
ballandira ballandira anlatarak, sanki Gazze saldirisini bir gece ansizin
baslatanlarin Filistinliler oldugunu lanse ederek, haber ajanslarina
pompaliyorlar. Bu arada Israil’in 1300 küsür, farkli noktaya bomba
yagdirdigini da satir arasi verip, ustunu orterek geciyorlar.
Amerika kalkip “Hava saldirisi yapanlarin suclu olduklarini” duyururken,
ikircikli konusmasinin altina siginarak, Israil diyecek olsa da, “ama Hamas
1 tek bombayi TelAviv’e tepeden gonderdi. Suclu o” diyebilecek kadar korkak
ve siginmasiz.
Israil -simarik cocuk- politik yapilanmasini, masum bebeklerin katilligine yatirim
yapmak suretiyle guclendirmis oldu. Dunya basini, Israil’in yaninda.
Bizdeki Israil usaklari da, Israil’e canaklik etmeye devam ediyor.
Butun bu hesaplarin ardinda unutmamak lazim gelir ki, bizler Sahitlik yapan
bir milletin evlatlariyiz. Gun gelecek, hesap donecek. Mizan defterlerinin
acildigi gun cattiginda, sahitligimizi sunacagiz en Yuce makama.
O gun gelene dek, belki yuzyillar gelip gececek. Bircok acilar cekilecek.
Filistin’in ayakta kalmasi ise ancak ve ancak, “Musluman olmayan” yeni bir Gandi’nin
“tuz yuruyusu” baslatmasi ile mumkun olabilecek.
Aksi durum ise zaten alisilmis ve bilinen..
Saygi ve sevgilerimle..
Muhammed Cinsdikici
19.11.2012
Not: Filistinli bebeklere itaf edilmistir.
Posted in Sa(t/d)irdan Sa(t/d)irlara | Tagged: bebek katili israil, gandi, masum kaniyla beslenen israil, mazlum Filistin | Leave a Comment »