Süleymaniye Kürsüsünden [Mehmet Akif Ersoy]
Posted by cinsdikici on June 13, 2013
Süleymaniye Kürsüsü’nde, Mehmet Akif Ersoy’un şiir külliyatı Safahat’ın tek bir uzun manzumeden oluşan ikinci kitabının ve bu kitapta yer alan uzun manzumenin adıdır. Eser, ilk defa 1912’de Sebilürreşad’da dokuz bölüm halinde tefrika edilmiş; aynı yılın Eylül ayında kitap olarak basılmıştır.
Eser, 1002 mısradan ibarettir. Safahat’ın 1950’de yapılan üçüncü baskısından itibaren, bu uzun şiire 24 ara başlık konmuştur[1]. Mehmet Akif, eseri “kardeşim” dediği arkadaşı Fatin Hoca’ya (Gökmen) ithaf etmiştir[2].
Doğu İslam âlemine bir seyahat ederken bir yolcu olarak İstanbul‘a da uğrayıp çeşitli camilerde vaazler veren ve şairin dostu olan Abdürreşid İbrahim‘in ağzından yazılan eser, yaşadığı dönemi ayrıntıları ile anlatan bir manzum romana benzetilir[1]. Şiir, şairin Haliç’ten Süleymaniye Camii’ne doğru yolculuğunda gördüğü manzaraların ve Süleymaniye Camii’nin dış ve iç mekanların şiirsel bir dil ile tasviriyle başlar. Ardından, dostunun ağzından dönemin Osmanlı toplumu ve diğer İslam diyarlarının o dönemdeki dini, sosyal ve siyasal durumlarından bahseder[3]. Abdürreşid İbrahim’in “Âlem-i İslâm” ve “Japonya’da İntişâr-ı İslamiyet” adlı eserleri, Mehmet Akif’in bu eserine ilham olmuştur[3].
Eserde caminin tasvirinden sonra vaizin ağzından İstanbul’un askeri, siyasi, bilimsel açıdan durumu (geri kalmışlığı); Rusya ile ilgili izlenimler, oradaki Türk ve Müslümanlara uygulanan baskılar, bu baskıların medeni Avrupa tarafından görülmemesi; Orta Asya ve Türkistan’ın genel durumu;Çin’deki Müslümanlar’a dair izlenimler, bu memlekette Müslümanların içinde bulunduğu kötü durum ve Osmanlı’ya duydukları sevgi; Japonya’ya ilişkin olumlu izlenimler; Hindistan izlenimleri; seyahatinin sonunda İstanbul’a gelen vaizin II. Meşrutiyet sonrasndaki İstanbul’a dair izlenimleri ve hayalkırıklığı anlatılmaktadır[3].
1. (a b) Ali Değirmenci, ‘Süleymaniye Kürsüsünde’ki Mehmet Akif, Haksoz Dergisi, Sayı 204, Mart 2008
2. Zakir Avşar, Siyasal İletişim Bağlamında Bir Biyografi Çalışması: Mehmet Akif Ersoy, Sayı :30 Bahar 2010
3. (a b c) Namık Kemal Karabiber, Süleymaniye Kürsüsündeki Vaiz: Abdürreşid İbrahim (1857/1944), Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Merkezi 1. Mehmet Akif Ersoy Sempozyumu, 2009 Erişim tarihi:21.06.2011
Süleymaniye Kürsüsünden Bir de İstanbul’a geldim ki: bütün çarşı, pazar Naradan çalkanıyor, öyle ya… Hürriyet var! Galeyan geldi mi, mantık savuşurmuş… doğru: Kimse farkında değil, anlaşılan, yaptığının; Sanki zincirdekiler hep boşanır zincirden, Zurnalar şehr ahalisini takmış peşine; Eli bayraklı alaylar yürüyor dört keçeli, Ötüyor her taşın üstünde birer dilli düdük. Kim ne söylerse, hemen el vurup alkışlayacak Ne devairde hükümet, ne ahalide bir iş! Çamlıbel sanki şehir, zabıta yok, rabıta yok; ‘Zevk-i hürriyeti onlar daha çok anlamalı’ İlmi tazyik ile ta’lim, o da istibdad Nutka gelmiş öte dursun hocalar bir yandan… Kör çıban neşterin altında nasıl patlarsa, Saçıyor ortaya, ister temiz, ister kirli; Dalkavuk devri değil, eski kasaid yerine Türlü adlarla çıkan namütenahi gazete, İt yetiştirmek için toprağı gayet münbit Yürüyor dine beş on maskara, alkışlanıyor, Kadın erkek koşuyor borc ederek Avrupa’ya… Hakka tevfiz ile üç dane yetişmiş kızını, Analık ilmi için Paris’e, yüksünmeyerek… |
Mehmet Akif Ersoy Kaynakça: http://www.antoloji.com/suleymaniye-kursusunden-siiri/ http://tr.wikipedia.org/wiki/S%C3%BCleymaniye_K%C3%BCrs%C3%BCs%C3%BCnde |
Leave a Reply